ARİF AMCA | |
... Gökyüzüne hâkim başı bulutların arasında güneşi
omuzlayan bir dağ. Eteklerinde dar patikalarla ulaşılan, yağız atlarla ulaşımı
sağlanan güleç yüzlü dedelerin dolunayı karşıladıkları. Koyun dağlarının
eteklerinde bulunun lütuf köyü. Hayat her
zamanki gibi güneşin ilk ışıklarıyla açıyor gözlerini yaşama. Ve güneş koyun
dağının üstüne ulaşmışken tarlalarda çoktan başlar emek ve alın teri.gün öğle
vaktini geçmiş hafif esen rüzğar şiddetini artırmıştı.tarlada işlerimiz
buğünlükte bitmeye yakndı.ve rüzğarla gelen bulutlar hüzün dolu olarak yağmurla
geldi.vakit ikindiyi geçmişti ve yağmurun ilk yüzümüze değen damlaları ile
toparlandık.koyulduk köyün yoluna.yağmur şiddetini daha da arttırmıştı biz
koşuşturuyorduk az ıslanalım diye, fakat yolda dikkatimi ak sakal diye
seslendiğimiz arif amca sırtında çapası telaşı yoktu. Evine bir an önce varmk
için, ıslanayı seviyordu benim düşünceme göre. Akşam tüm karanlığı ve
serinliğiyle çökmüştü üzerimize arkadaşlarım ile arif amcağile çay içmeye
gittik. Çaylarımız üzerinde dumanı tüterken biz sohbet ediyorduk. Birkaç zaman
sormadım taki vakit kalkma zamanı olana kadar. Ve son yudumumdan sonra arif
amca dedim, buğün yağmurda ıslanmayı seviyor gibiydiniz deyi verdim. Arif amca
hafif bir tebessümle başını salladı. Şöyle başladı cümlesine evladım dedi. Pek
farkı olmayacaktı zaten telaş etseydimde. Ben yağmura hazırlıksız yakalandım,
geleceği belli idi oysa düşünemedim. O yüzden koşmadım ve düşündüm her adımda
ne kadar ıslanmamı istiyorsa o kadar ıslanabileceğimi. Ve hazırlık yapmam
gerektiğini ne kadar uzak görünsede o kadar yakın olan sonuma. İşte evlat
bundan ıslanmayı sevdim. |
|
Okuma: 1088, Tarih: 27 Şubat 2017 Pazartesi |