SIR | |
... biraz göle dert anlatalım su var ya en iyi sırdaştır kimseye de anlatmaz gerekeni yutar istemediğini sana geri verir herkes gönlündekini iyi bilir abi bundan emin olduktan sonra diğer bilinenler teferruat olur... bir tek gerçek olsun gerisi hikaye olur o sevda çok derin işçilik incinmemesi gereken hassas bir mücevher ustalığı isteyen narin dokunuş ve titrek yürek dalgaları ile süslenen en derin bahçe çiçekler orada çok farklı kokular Renkler farklı görülmemiştir başka şekli ve şahsı bahçede ne kadar çiçek olsa da bir tanesinden başkasını sulamaz bahçıvanlar ki bize bir çiçek yeter yeter… ömrü bir çiçek ile tüketmek ne kadar derin bir sanat ne kadar iyi bir bahçıvanız bitince bahçende solan güller açılacak unutma sonsuzluk diyarında bülbüller tüketmek ömrü tüketmek bizim bahçıvanlığımıza yeter … ömrümüzü uğruna bozdurup harcasak onun kadar güzel açan bir çiçek yoktur bizler için bunu yapmak kendimizi sınamak sınavda ki soruya yanıt aramaktır biz nasıl bahçıvanız kendimizi sorgulamamız ile başlar abi sen öğrencisin bende yaşayan ne bahçıvanı diyebilirsin ama öyle değil hepimiz birer gönül işçisiyiz hepimizin birer kalbi var… aslında nice işçilerin yapamadığı güç yetiremediği bir meslek sahibiyiz bu hayatımıza engel değil kolaylık katmalı yolumuza taş değil taşları kaldırmalı bize karanlıkları değil en güzel bahar günlerini anlatmalı … mesela renkler soluktur renkler renksizdir ve iticidir bizler hayat denen tuvalde pembe düşler ülkelerinde renkler bilinmez nerede neler ile yaşarız o gidince bilmeden sevgi ile bakılmazsa renklerin canlılığını fark
edilmeden… gönüldekinin gözleri gözlerimdir dünyaya bakmaktır bizlik bilmeden düşüncelere kapılıp gidince karanlık şehirde renksizlik boğar adamı rüyalar kıskançlıklar kelimeler isimler müzikler bunları anlamlandıran bir tek hecedir kimilerini alim yapan kimine gündüz kimine gece yaşatan Aşk’tır mesele… sahip olanı iki ülkeye vezir ikisine de padişah yapar çünkü yaşayan gönül taşıyandır yaşarken ölen insan gönlünü hiçe sayan boş düşleri ile kendini yaşıyor sanandır… hayat karmaşıktır ama karmaşasını çıkaran bizleriz durduk yere yatak bozulur mu ? balık oltası takılmasa biz yanlış sarmasak karışır mı ? yemeğin güzel görüntüsü kaşık daldırılmasa bozulur mu ? ellenmeyen her şey çizilmeyen resimlerin beyaz perdeleri gibi kalır ama bunları bozmak ve düzeltmek bizim işçiliğimize bağlı sabrımıza sadakatimize vefamıza Aşkımıza neden öğrencilik bitmez
derler biliyor musun okunmadığı için bizlerde okumama hastalığı var kitap okumak,hayatı okumak,insanı okumak adımları,suyu,gülü,kuşu en küçük karıncadan insana kadar yaratılmışı okumak sence ömür yeter mi ? bu kadar okumaya sana küpe vereyim tak kulağına vereyim mi ? ama unutma ve kullan daima bunlar sadece basit diye nitelenen ilk adımlardır unutma hayatta en zor gözükenler doğru kapıda bekleyene en kolay gelendir izniyle inşAllah her ne ise istenen doğru kelimeler kullanmalı isteyen olmayan bir elbise iste benden veremem benzerini sunarım istersen sende yok diye kabul edersin belki ve üzerine daima büyük gelir … o elbise veyahut dar neden çünkü o elbise sana göre dikilmemiştir… sır böyledir herkesin kendi bedenine göre olanı kendine oldurmaya çalışırsan
bozulur dikişleri ütüsü
durmaz istenilen gibi sırrın aslı kendine göre dikilenle
paylaşmaktır aşkı sen ,sen ol verme sırrını …
|
|
Okuma: 1268, Tarih: 27 Şubat 2017 Pazartesi |