HEDİYE | |
... Aştan başka ne var imiş alemde sevenden başka kim var
imiş ama bunu öğrenmek istemekle olur …
aklının suskunlu neden dile gelemsin ? hepsi yol olacak yol zaman harcama değil nakış dokuma misali bir kişi de yaşadığını ve hayatın aşk olduğunu yaratanın sevgi olduğunu onu sevdin mi sevmenin sonsuz olduğunu düşler aleminde değil
yaşarken bilmeli bir kişi daha bilmeli ağlasın ,ağlasın ki kalp taşıdığını analsın o kalbi acısın düşüncesinin esiri boş negatifler kutusunda gezen kardeşlerimiz bilsin artık … ağlayan bir çift gözleri olduğunu bunların sadece ten pazarında satılan basit ucuz birer gösteriş aracı olmadığını analsınlar ve gönüllerinde bir huzur olsun gözleri düşünceli baksın adımları şükür etsin konuşmaları az olsun ama tek kelime dillerini süslesin o sever o aşktır onun bana gönderdiği rehber tek yoldaştır tek ışık bir kitaptır desinler ki büyüğümüz bunu yaparsa
bizde yaparız o, bu, şu kadarlık giyiniyor ben bu kadarlık olmazsam
değerin ne kadarlık olur ama kilolarca boya sürmez isem günlük nasıl görüneceğim kör gözlere parfümüm kampus kapısından girerken kantinde duyulmazsa benim geldiğimi
anlamazlar duygusunu isteklere mahkum edenler yürürken dik yürüyeceğim ki beni güçlü sanacaklar paralı gözükmeliyim ki bilmem ne zannetsinler oysa gelmişsin arkadaşım bilmem ne köyünden hicret edip yabani kurtlar ülkesine anne baba perişan mutluluktan ne bilsin ne içer ne yer söylenene aldanır o gariban sen uzaktasın evde her dakika acı hüsran …bir boşluk var dolduramıyorsun okula girerken sanki ten pazarına giysi seçmeye hazırlanıyorsun eğitim yuvası değil ne kadar açarsan o kadar satarsın pazarda yok arkadaş yok olmaz … bir kişi daha öğrenmeli insan olduğunu kendinin eşya olmadığını ve bir halife olduğunu kendini yer yüzündekilere tatlı gösterme uğruna neler
kaybettiğini kaybetmek üzere olduğunu bilmeli gök yüzündekine beğendirmesi gerektiğini vefayı öğrenmeli o kadar yardıma muhtaçken yardım eden aileyi öğrenmeli hayat böyle gelip geçmez bahar hep güzel rüzgarlar estirmez
kırarlar çiçekken belini dönersin , bir solmuş güle veyahut sümbüle sonra gideceğin yol belli ya öyle ya böyle belki de birinin dikkatini çeker ne diyor bunlar ölüm mü varmış ? ney bunlar Rabbimiz mi
dedi bunların ki bizden farklı mı ki bizlerin anlamadığını anlatıyorlar işinize gidin derler belki ama kimliklere kanmasınlar Aşk ben olmak sen olmak ben seninim demek değil Biz olmak ben senin için benden vazgeçtim demek Biz anlatırız bıkmadan sen dinle yeter ki tanımadıkları bir şeyi merak ederler okusak da anlamıyoruz bu kitabı derler oysa tek heceli cevabı bir bilseler… şiiri dinle bak gül nasıl raks ediyor ne diyor bak ağaç nasıl eğilmiş usulca ve ne diyor güneş nasılda çıkmıyor sözünden yıldızlar akan sular ve ay bunlar nasılda efendiler … deriz kapat gözünü al abdestini oku kelamını ey başını ve yüksel uçsuz bucaksız miraca … yeni gelen ve kimsesizlik
dünyasına körpe kardeşler o gözlerinde ki ışık kaybolmadan bu zehir onları sarmadan gülü koklamak var iken konyak koklamadan son damlasını vermeye hazırız kardeşim sen kaybolmadan avcı oluruz okçu diana gibi aşk tanrısı heros gibi bize imkansızı öğretmediler öğrenmedik okumadım duymadım yapılamaz bir şey yok diye bir tanım yok lüğatımızda izniyle rahmeti,merhameti ve dilemesi sadece ' ol ’’ demsi ile her şey olur kalplerin sahibinin o zaman olur … ne güzel olur … bir kişi kurtarmalıyız düşüncelerde kaç kişi kurtulur izniyle Rabbimin bir kişi ile ve en başı yolun kendini düzelt bu kadar eksiklik içerisinde nasıl diyebileyim ki kardeşlerime biz kendimizi bir düzeltelim yaşarken para mı araç mülk mü araç ev mi araç makam mı araç yol mu araç hayat mı araç nasıl hepsi teferruat o nasıl ? bunların hepsi ulaşmak için amaç olarak değil araç olarak kullanılacak değerler harcanacak kullanılacak maddelerdir, diyebilmem lazım kendimi düzeltirsem … biz daha para olmazsa yaşayamam zanneden ben aman arabam şu olmazsa binmem evim şöyle olmazsa kalamam diyorum kendime … ( Allah c.c korusun ) kardeşime ne anlatabilirim Rabbimiz Yüce bir kitap gönderdi bize ve yazdırmış içine ' siz kendi yapmadıklarınızı başkasına mı söylüyorsunuz' korkarım o gün geldiğinde kendimi bilmemezlikten hani düşüneyim ve anlayayım diye buyuruyor ya o Merhametlilerin
en merhametlisi ' ağızlarınız kapatılır elleriniz konuşur ayaklarınız şahitlik
eder ' Korkarım ben bu ellerle yasakları çiğnemeden düşündüğümüz manada değil korkum beni seveni kırmaktan sevgisine layık olamamaktan korkarım sevgi için yarattı beni sevdiği için ben aciz onun sevgisini iki üç kuruşa değişmekten korkarım verdiği aldığı her şeye razıyım yeter ki o benden ailemden ve kardeşlerimden razı olsun korkarım beni bana bırakıp kendi elimle kendime zulüm ettirmesin büyüklenmeden böbürlenmeden kendimi bir şey zannetmeden haddimi bilmemeden çizdiği sınırlarda dolaşamamadan korkarım yeter ki kendinden ayırmasın buyuruyor yüce kitabımızda ' duanız olmasa ne işe yararsınız' ederim duamı yeter ki işe yarıyan olsun göğe açılan penceremin
selamı gönderiliş amacımı unutmayayım evin putları beni alı koymasın bundan koca bir vitrin köşede tam kıble tarafı gülümsüyor nispet ederce birde kocaman salon takımları her tarafta her yerde adım atacak yer yok muhabbetin koyu anları güzel bir ses çağırıyor eşsiz ve sıcaktan canları ‘’ haydi kurtuluşa ‘’ diye içimde bir buruk acı cemaat yapamıyorsun ne işe yarar ki o beton yığını ne işe yarar o milyar dolarlık ev yak gitsin hem de kökünden secde edecek yer yoksa ısınmaz o suratsız beton
yığını bir senle konuşmak için eğilecek yerim yoksa verme bana böyle yerler derim ( inşAllah ) oturup saatlerce kuran okuyacak muhabbetimi artıramayacaksam o duvarlar arasına gerek yok çünkü her yerden duyar beni biliyorum ‘’ ben size sizden daha yakınım' derken Anlamam gerekeni anlıyorum o zaman mekan yer şekil önemsiz … yaşamam için gerekli ise en iyisini de verse , en kötü diye nitelediğimi
de o zaman ağlamalıyım çünkü peygamberim gerçeği öğretti bize ve örgencileri o güzel sahabe Ebu Zer-i Gıfârî vali olur bir yere küçük bir odada yaşar ve vefat anında kardeşlerinden biri gelir yanına Gıfari ağlamakta ne oldu kardeşim der gelen görmüyor musun her taraf karartı içinde gelen anlatır ; etrafa baktığımda odada sadece bir tas vardı kullandığı onun hesabını nasıl vereceğini düşünüyordu bu insanlar ve aynı
cennete adayım … tabi sınav farklı zaman farklı imkan ama gidilecek yer aynı ödül aynı … ve sınavımın farkında değilim anlamak lazım birazcık o insanlar anladı onları tanımak lazım izlerinden gitmek için sevgililer sevgilisi s.a.s kavuşmak için Gerçek sevgi ney bilmiyorum oysa zahmet edip okumadığım Yüce kitabımda öğretiyor beni benden daha iyi tanıyan sevgiyi ' resulümü sevin ki beni sevesiniz' Ve o güzide insan (s.a.s) buyuruyor ' seven sevdiğine sevdiğini söylesin' ne diyeyim ki daha sevgi … kalbin titrediği alemin saygı gösterdiği ve iki cihanın aydınlanma sebebi seven gönlün hiç olması her şeyi unutması ama her şeyi bir isim altında toplaması Aşk … öğrenmek lazım her şeyi tüm içimizde kalıntıları beyin
çöküntülerini boş izleri şunlar bunlar kaygısını karartısını ve harabeleri art arda yıkamalıyız bu beyin denen mekanı çünkü art arda yıkamakla temizlenmez bunun farkına varmalıyız sadece . ve açılan yeni gönül kitabının başına en büyük harflerle hatta sayfayı dolduracak şekilde tek hece yazıp altını dolduramayacağımızı anlamalıyız koca kitap sade Aşk
|