DETAY
AĞZI ÇİÇEKLİ ADAM
...

Ölüm, garip, iğrenç, korkunç bir böcek olsa ve yoldan geçen birinin yakasına konsa. Siz de onu görseniz. Yolda durup: “Affedersiniz, müsaade eder misiniz? Yolunuzu kestim ama üzerinize ölüm konmuş” demez misiniz? Şöyle iki parmağınızı uzatıp, onu fırlatıp atmaz mısınız?

Ne mükemmel olurdu değil mi?

Fakat ölüm bir böcek değil. Bu gelip geçenlerin arasında bir çokları onu üzerlerinde taşıyorlar, ama görünmüyor. Onun için de korkusuz, rahat rahat dolaşıp, yarınki, yarından sonraki hayatlarını kuruyorlar.

Örneğin Ben. Biraz gelir misiniz?

Şu fenerin altına gidelim. Orası daha aydınlık.

Bakın, şurada bıyığımın altına, dudağımın üstende pek hoş duran küçük çiçeği görüyor musunuz? Doktorlar buna ne diyorlar, biliyor musun? Oh! Çok hoş bir adı var. Karamela gibi tatlı bir ad: Epithelioma. Söyleyin benimle beraber, siz de tadını duyacaksınız.

“EPİTHELİOMA”: Çiçeklere takılan adlara da benziyor, değil mi?

Nedir bu biliyor musunuz? Ölüm.

Geçerken bu çiçeği dudağıma yapıştırı verdi.

“Hatıram olsun” dedi. Arkasından da şunu ekledi. “Beş altı aya kadar gelirim”

Şimdi söyleyin bana: Bu çiçek ağzımın içindeyken, sâkin, sessiz köşemde otura bilir miyim? Söylüyorum bunu karıma, soruyorum? “Nedir benden istediğin? Öpeyim mi yani seni?” “Evet öp beni” diyor. Geçen gün ne yaptı biliyor musunuz? Dudaklarını bir toplu iğne ile delik deşik etti, kanattı, sonra başımı iki eli arasına alarak beni ağzımdan öptü. Benimle beraber ölmek istiyormuş!

 

Salak!

Herhalde evde oturacak değilim, vitrinleri seyretmeliyim, tezgâhtarların el çabukluğuna hayran olmalıyım…

Çünkü kafam bir an boş kalırsa, çevremdeki bütün hayatı yok etmeyi düşünebilirim. Örneğin sizin gibi son treni kaçırmış, hiç tanımadığım birini tabancamı çıkarıp şuracıkta öldürebilirim

Korkmayın böyle bir niyetim yok. Şaka yaptım.

Kayısı zamanıdır şimdi. Nasıl yersiniz onları? Üzerindeki incecik zarıyla mı? İkiye bölersiniz, biraz sıkınca meyva, ıslak bir çift dudağa benzer.

Ah! Ne güzel şey. Bana bir iyilik yapın: Yarın sabah erkenden gideceğiniz o küçük köyün istasyonunda trenden indikten sonra evinize kadar yürüyün. Yolda üzerinde pırıl pırıl kırağı parlıyan bir demet yeşilliği koparın, koparın ve sayın. Kaç tane ot koparmışsınız o kadar yaşayacak günüm var demektir.

Ama ne olur, demek biraz kalın olsun

İyi geceler…

 

 

Salı saat 3 üsküdar gençlik mer.

 

Okuma: 1093, Tarih: 27 Şubat 2017 Pazartesi
Copyright © 2017 muhammedtiyek.com Tüm Hakları Saklıdır.